Belki yarın.. Belki yarından da yakın..

| 23 Mart 2008 Pazar

Ara sıra aklıma küçüklüğümle alakalı unuttuğum şeyler gelir.. sanki cebimde hesapta olmayan bir bozuk parayı tamda ihtiyacım varken bulmuş olmanın garip ruh hali gibi bir tad uyandırır..

Mesela küçükken bir keresinde bize misafir gelmişti.. daha doğrusu dedemin bir arkadaşı lakin yaşı çok çok ilerlemiş Allah-u alem belkide 90 vardı.. ben nerden baksak 9-10 yaşlarındayım.. Misafire hoşgeldiniz dedim lakin fazla yaklaşmıyorum.. Çocukluk işte gelen misafiri güya kendi kriterlerimi göre kirli ve pis görüyorum ya .. Dedem tabi ben gelip gittikçe yanlarına bana sürekli misafirimizin elini öpmeyecekmisin falan şeklinde şaka yollu soruyor.. ben tabi her defasında kirli olarak nitelendirdiğim için 10 takla atıyorum yanaşmıyorum .. misafir gitti ben içeri girdim dedemden bir sağlam fırça yemişim.. nerden bileyim dedem rahmetli anlamış neden yaklaşmadığımı.. o zamanlar idrak edemediğim lakin şimdi çok iyi anlayabildiğim şeyler söyledi.. sen o yaşa gelebilecekmisin geldiğinde sen o adam kadar bile temiz olabilecekmisin buna dermanın yetecekmi demişti tabi ben o zaman 9 yaşındayım ve 90 yaşıma gelsemde 9 yaşım gibi olacağım sanıyorum ya vızzz geldi tırıs gitti. Şimdi düşünüyorum.. eğer şimdiki aklım olsa gider elini seve seve öperdim.. bu arada benim adamın üzerindeki kir dediğim şey üzerine dökülmüş bir kaç yemek lekesi..

Geçenlerde bir gazete müsveddesinde bir haber(!) çıktı.. Said Nursi'nin talebisinin elini öpmek için sıraya girdiler. falanca il milli eğitim müdürüde el öptü..

Said Nursi kimdir ? Asrın alimidir.. Hem Seyyid hem Şerif olarak iki taraftan peygamber torunudur.Müceddittir.ve Asrın insanına kuranı kerim tefsiri olan ve içinde insanlığın her musibetinin reçetesi yazılı olan Risale-i Nur'un müellifidir..

Kainatın her zerresine yemin olsun ki.. böyle bir mübarek Allah dostuna talebe olmuş müstesna şahsiyetin değil.. eli.. eğilip ayağı öpülür.. sıkı yönetim zamanında eziyetin her türlüsü ile gayri milli şef döneminde islamın hakir görülüp yok edilmek istendiği dönemde islama sahip çıkmak gibi ateşi
kucaklamakla eşdeğer olan bu vazifeyi koşa koşa ve seve seve üzerine almış her insanın bu milletin safiyane duyguları ile her zaman milletin başının üstünde yeri vardır..

hatta öyle ki. hayatını islam hizmetine adamış nice kameti bala'yı bu millet cenazelerinde milyonlarla uğurladı Rahmana.. düşünün bakalım sizin cenazenizde cami imamları ve müezzinleri zorunlu olmasa namazınızı kıldır talkınınızı verirmi..

Hacı Kemal Erimezleri düşünün , yedi ceddine yetecek altın madenleri varken , islama hizmet için neyi varsa yoksa Ebubekirce(r.a) harcadı hepsini vefatında üzerindeki battaniyesi bile komşudan emanetti.. onların bu samimi davranışları bile davalarındaki sadakati gösterirken .. Sizin bir iğne boyu yol alamayışınızı ve davanız için şahsi birşeyinizden feragat edemeyişinizi gördükçe sizinde onlarında yeri gönlümüzde pekişiyor..

Bir tarafta peteklerce tadına doyum olmayan bal kovanları ve onu taşıyan adına sure inmiş bal arıları.. öbür yanda kovandan balı çalmak heder etmek için durmadan ses üreten başkada hiçbir işe yaramayan "EŞŞOĞLU EŞŞEK ARILARI"

Ne diyor Bediüzzaman , '' Biz acele ettik kışta geldik.. Sizler baharı , yazı göreceksiniz ''

İşte tamda bu bahar aylarında , baharın ve yazın gelişinin ve ülkeye bahar geldiğinde tertemiz biçimde baharı karşılamak için girişilen temizlik var diye sesi çıkıyor bu eşşek arılarının.. kovanlarına çomak sokulmadı.. kovanları alaşağı oldu dağıldı diye işte bütün bu panikleri.. bütün kirli tezgahların arkasındaki mabed ifşa oldu diye.. panikleri.. ve saldırganlıkları..

Merak etmeyin.. bu girişilen mücadelede geriye dönüş yoktur.. Kış geride kaldı bahardan sonra gelecek olan yazdır.. her baharda sıkıntıda vardır.. bir ağacın çiçek açması nice gizli sancılarla olur..İşte 1400 yıllık ulu bir çınarın yeni bir bahara girerken çektiği sancıdır görülen.. çınarın gövdesine işlemiş olan cerahatın atılması için verilen mücadelenin gözle görülür yarasıdır temizlenmek istenen..

Girişilen bu mücadele bizler için ne sürprizdir . nede şaşırtıcıdır.. önceden bilinen günü gelmesi için beklenilen ve adı konmadan haber verilendir..

2003 yılının Nisanında kütahyada öğrenciyken denilmişti bir dost meclisinde.. net tarih verilerek 4 seneye kadar dengeler değişecek , 2010 yılında türkiye adına yakışak şekle bürünecek diye..

Günler geçiyor.. Geceler geçiyor.. zaman geçiyor.. geliyor beklenen zaman..

Belki yarın.. Belki yarındanda yakın denilen zamandan dahada yakın..

Toparlanıyor Devlet ebed müddet Osmanlı'nın torunları.. Tarih sahnesinde verilen bir 310 senelik moladan sonra geliyor adaleti hakkıyla taksim eden neslin evlatları..

Siz ?! ne sanmıştınız.. Yanınıza kâr-mı kalacaktı..

daha film yeni başlıyor olm !

ekşın sahnelerine daha geçmedik.. filmin tadı orada çıkacak.. daha paçanız tutuşmadı..

bu akşamda dönüp dönüp nedendir bilinmez 4-5 keredir o malum gazetenin sitesine bakıyorum..

'' Lanet olsun içimdeki şu Eşşek sevgisine ''