Bulutlu bir gün ve hüzün..

| 16 Ekim 2009 Cuma

Bugün hava bulutlu.. İstanbulun bu kısmında sanki kasvetli bir hava var.. ya herşeyden yorulmuş bir köşede dinlenen , yada derinden akan sular misali görünürde durgun dipten dibe kaynayan görenlere kendisini durgun gösteren bir insan gibi..

Hüzün vurmuş bugün şehrin bu yakasına, yağmur hafif hafif, ara ara çiseliyor.. Günlerden Cuma ve Beşiktaş sessizliği , gri bulutlarla birlikte çekmiş üzerine , önünden yürüdüğüm dolmabahçe sarayının kapısından sanki heran Abdülhamit han çıkacakmış gibi bir ruh hali var üzerimde.. Dolmabahçe caddesinin her iki yanında cadde boyunca uzanan büyük devasa ağaçlar sanki ayrı bir hüzün veriyor kaldırımlara öyleki , kaldırımda yürürken caddedeki araçların seslerini dahi duymuyor kulaklar.. sesleri emiyor sanki ağaçlar ve kaldırımda yürürken bir sukunetin içerisinde gidiyorsunuz..

Cuma namazını Asariye camii'nde kılıyoruz.. Küçük ve eski mimarisi olan dogal dokuya uyan ve muhtemelen ecdaddan kalan bir mahalle camisi.. içeriye girdiğimizde burada da hüzün karşılıyor bizi , duvarlarda geziniyor gözlerim ve tarihin dokularına dokunuyor usul usul.. süslemeleri , mimarisi sanki beni bu çağdan dışarı çıkartıyor.. mihrabı ile minber'i ile mütevazi ve tarih kokan bir yer burası.. sanki burnumda yıllardır kapısı açılmamış bir odaya girince insanı kuşatan tarih ve kitap kokusu var ve ben dalıyorum aklımdan geçenlere..

Düşünüyorum : Çocukluğumda camii'de arkadaşlarla yaptığımız su savaşlarını , yaz kuran kurslarını, kursu kırıp yüzmeye balık tutmaya kaçtığımız günleri..

Hatırlıyorum : Üniversitede her yerde öğrenciler laga luga ederken gürültüden bunalarak ders calişmak için camii'nin içine girip sonuna kadar sessizliği hissettiğim vize-final sınavını,

Anıyorum : Yaramazlıklarımla bezdirdiğim , rahmetli dedemi..

Seviyorum : Sessizliği ..

Nefret ediyorum : Gürültüden..

Arıyorum : Eski Günleri..

0 yorum: