İnce bir çizgiden bakıyoruz hayata..

| 22 Nisan 2008 Salı

Hayat bir yol.. ya uzun ya kısa.. değişir kişiden kişiye.. 100 yıl yaşamışsındır arkanda bir dikili ağacın yoktur işte o hayat kısadır belkide.. 20 sene yaşarsın ama 100 yıl sığdırırsın o 20 seneye hayat bereketlidir. erkenden göçüp gitsende arkanda bir hoş sâda vardır.

Kimler yokki örnek verebileceğimiz , her sene coşku ile halkın yâd ettiği Turgut Özal arkasında bıraktığı hoş Sâda'nın meyvelerini toplarken öbür alemde.. adı sanı sadece siyaset ve tarihte anılan ismet inönüde geçti bu hayattan.. ki bir zaman sonra adınıda unutacağız şahsınıda.. ama Turgut Özal öyle değil.. adını unutabilirsin ama tadını asla.. ;) kendine has uslübu ile halktandı halkındı.. çekemediler çok sevilmesini ve arkasında bir milletin topyekün durmasını .. çektiler ipini..

Şu hayatta ak ile kara iç içe geçmiş durumda bir gece olması sonrada gecenin dönüp gündüze varması gibi birbiri ardına silsilelenmiş olan hayatın içindeki 
her olay bir önceki olayın sonucuyken bir sonraki olayında sebebi olabiliyor..

Dönüp baksak yakın tarihe bunun sayısız örneğini görürüz.. örneğin ; bir inanışın kökünden kazınmak istendiği ve olanca güç ile saldırılan 28 şubattan sonra şu yaşadığımız günlerin 28 şubatın tam aksi yönünde seyretmesi gibi.. neye niyet ettiler neyi gördüler.. tartışılır.. ama görmek istedikleri Türkiye bu değildi..

Örneğin Çanakkalede iman dolu göğüslerini siper eden bir neslimizi feda etmesek bugün İlhan Selçuk kafalılarla , CHP zihniyetli hödüklerle uğraşmak zorunda kalmayacaktık. Zira o feda edilen nesil.. milleti ihya edecek millette çok ilerilerde olacaktı. ancak olamadı. ve o nesil şehit olunca milletin eğitimi geride kalan entel dantel görünümlü savaştan kaçanlara ve aydın görünümlü cahillere kaldı.. onlarda ilk iş bu milletin başına ateist bir nesil yetiştirmek sevdası ile köy enstitülerini koydular.. o enstitülerde yetişenler ve o enstitüte yetişenlerin talebeleri bugün meydanlarda vaveyla ediyorlar.. vatan elden gidiyor diye.. Oysaki vatan gerçek sahiplerine kavuşuyor.. ve bunu sindiremiyorlar işte..

Mesela Refahı kapatmak için olanca gücü ile uğraşan Nuh Mete Yüksel refah partisinin küllerinden bir AKP çıkacağını bilse kapatmak istermiydi erbakan hocanın partiyi.. ee devran dönüyor.. 

Günümüze bakıyoruz.. Ergenekon iğdiş edildi.. hemen ardından AKP ye kapatma davası geldi.. zamanlama nedense çok düşündürmüştür beni.. ki resmi belgelerlede davanın kaynağı ortaya çıkmıştır. Şimdi ne mi olacak ?

AKP durmadan yola devam edecek.. ve tuzum kuru diye sağa sola saldıran CHP kanaltürke aktardığı kanunsuz paradan dolayı yargılanmaya başladığında
demokrasiye nasıl dört elle sarıldığını göreceksiniz.. tabi bu özde değil sözde bir demokrasi olacak..
İsmet inönü zihniyetinin demokrasisi ne kadar olursa işte o kadar..


Şu dünyada herşey zıttı ile kaim.. CHP olmasa AKP nin değerini bilirmiydik.. Çıplak kadın bedenlerinin sergilendiği zürriyet milliyet vs. olmasa Zaman'ın Yeni Şafak'ın değerini bilirmiydik..İnönü olmasa , Turgut Özal'ın değerini bilirmiydik..

Şu tabloda o kadar pis siyah leke var ki.. 
Temiz olanı seçmek hiç zor deil..

0 yorum: