Hayatım Benim..

| 6 Ocak 2010 Çarşamba

Bundan bir müddet önce Başarılı insan diye bir yazı yazmıştım. Orada batılı bir düşünür olan Alfred de Vigny'in bir sözünden yola çıkarak kendi mini sentezimi yapmıştım. Alfred de Vigny şunu söylemişti.

"Başarılı insan, Ergin yaşa geldiğinde çocukluk hayallerini gerçekleştirebilmiş olandır"

Ben yapmış olduğum sentezin sonunda başarılımısın diye bana sorulursa başarısız değilim derim ancak başarılımısın sorusunun bana sorulma vakti henüz gelmedi demiştim. Zaman çabuk geçti ve şu anda o yazının üzerinden nereden baksanız 5 ay aktı gitti şimdi o sorunun bana sorulma zamanı geldi.. Başarılımıyım ?

Evet Başarılıyım. Ama kime göre neye göre. Kalkıpta kendimi Rahmi Koç'a göre başarılı buluyorum demedim zaten :) kendime göre başarılıyım. Çünkü çocukluk hayallerimin %80'ini hemen hemen hayata geçirmeyi başarmış bir adam görüyorum kendime baktığımda.. ve bu adam mutlu..

Bu adamın Çocukluk hayallerinden geriye gerçekleşmek için bekleyen tek nesne kaldı. Geri kalanları tamamladı. Sağlam bir işe sahip oldu, Güzel bir evlilik yaptı, Herkesin yarıştan düğtüğü ve artık tamam dediği anda gerilerden geldi ve yola devam etti. Bu yolun ismi eğitimdi.. ilkokul öğretmeni onu severdi oda ilkokul öğretmenini severdi. Ama öğretmenin ondan umudu yoktu. Belkide onun haylazlıklarıydı öğretmenini umutsuz kılan, öğretmenin elbette umutlu olduğu öğrencileride vardı, ve Fen lisesi sınavları için öğretmen onları hazırlarken umutsuz olduğu öğrencilerini "top oynamak" için bahçeye salıyordu. Çocuk aklı oyunu daha tatlı bulduğu için hiç dert etmiyordu "acaba biz neden diğerleri ders yaparken top oynuyoruz" diye dertlenmiyordu.. Çünkü çocuk kalbi o ayrımı anlayamamıştı.. bahçedekiler aslında siyah civcivlerdi.. Hoş olanda şuydu. Öğretmenin özel olarak üstüne eğildiği ve eğittiği beklenti içinde olduğu başarılı olacağını öngördüğü öğrencilerin tamamı o sınavda.. onlarında içinden büyük bir kısmı hayat sınavında başarısız gördüklerinin gerisinde kaldı..

Yıllar sonra bir gün bu adam bir belediye otobüsünde karşılaştı öğretmeniyle.. hasbihal hoş beş derken öğretmen önce neler yaptığını nerelerde olduğunu fln sordu.. ve daha sonra aldığı cevaplar karşısında yüzünde bir tebessüm oluştu.. takdir eden bir bakışla ve başını öne doğru bir kaç kez sallayarak "afferim evladım. geçte olsa anladım ki biz ne kadar su versekte, herkes kendi içinde kendi tohumunu saklıyor. Çınar ağacının tohumu çimene göre geç çatlasada onu zaman büyütüyor. biz ise tohumdan her erken çıkanı başarılı, geç kalanı başarısız addetmişiz" dedi.. Bu adam o gün otobüsten indiğinde kendisi için geç gelen bu zafere sevinmişti..

Üniversite, iş derken evden çıkalı 8-9 sene olmuştu ki bu adamın evlilik çaldı kapısını. Beklediğinden daha erken gelmişti. Ama güzel bir evlilik yaptı. Kendisi için güzel bir zafer daha kazanmıştı. Çünkü evlilik konusunda hassastı ve yaptığı evlilik tamda istediği gibiydi.. Kısacası bu adam mutluluğuda bulmuştu..

Bu adam daha 6-7 yaşlarındayken, bazen mahallenin top sahahısına giderdi. ve top sahasının yanında "çatısında penceresi ve balkonu olan bir ev" vardı kocaman.. Büyüyünce kendisininde böyle bir eve sahip olacağı hayalini kurar ve buna dalıp gittiğide olurdu. Bu adam o eve hep imrenerek ve gıpta ile bakardı. yanından geçerken her detayını çocuk kriterlerine göre inceler ve sıradışı bulurdu.. Yıllar çabuk geçti bu hayaller belkide 2o yıl geride kalmıştı. Bu adam o hayali çoktan unutmuştu.. Ama geçtiğimiz günlerde kurduğu hayaller yakaladı onu ve hayalindeki "çatısında penceresi ve balkonu olan ev" çıkageldi karşısına, Öyle ya hatırladı o unuttuğu hayali.. Bu sefer gerçekleştirmesi için hayali bulmuştu onu.. Ama artık bu adam büyümüştü. Kriterler değişmişti çocuk kriterlerin yerine ev'in yeni binamı eski binamı olduğu, depreme dayanıklılığı, ulaşıma yakınlığı gibi istanbuk kriterleri ağır basmıştı.. ama içinde atıp durmakta olan çocuk kalbinin hayalleri kaldırmıştı ağır basan bütün kriterleri. ve bu adam karıncadan ibret almıştı.. boyundan çok büyük yükün altına girmeyi..

Önce bi araştırma yoluna gitti. Etrafına bakındı. Çevresindeki insanların çoğunun 40 yaşına geldiğinde evi yoksa daha sonra ev sahibi olamadığını gördü. Eve baktı ev güzeldi. hemen sokağın başında kocaman devasa bir park vardı. Burada ileride olacağını umud ettiği çocuğu ile oyun oynayabileceğini ve çocuğu için oyun alanı olduğunu gördü. Az ileriside zaten okuldu. Çocuk okula giderken en fazla 5 dk ya yürüyecek ya yürümeyecekti. Evin 1 km ilerisinde çok büyük bir hastane yapılıyordu ki buda büyük bir artıydı.. asıl önemli olan ise sokağın diğer başı ile caddenin kesiştiği yere metro yapılıyordu. Bu sefer çocuk kriterleri, yerine ekonomist/yatırımcı kriterleri ile düşünmüştü ve yaptığı değerlendirme neticesinde şunu gördü daha borcu bitmeden ev kendi değerini 3 yada 4'e katlayacaktı.

Her ne kadar Al/sat amacıyla bir yatırım olmasada mülkün değerlenmesi elbette güzeldi. Düşündü. Terası büyütmeyi.. Terası cam balkon yapmayı.. Yağmur damlaları o cama vururken başını kaldırdığında bütün bulutları görerek o balkonda sıcak çay yudumlamak çok güzel olacaktı. Terasın bir köşesine orta ölçekli bir teleskop koymayı düşündü.. Sıcak yaz akşamlarında yıldızları izlemek güzeldi.. ancak yakından görmek daha tatlı olabilirdi.. Hem ileride çocuğu içinde güzel bir meşgale olabilirdi bu teleskop.. tabi kendisinden çocuğuna zaman kalırsa :) Sonra terasın bir kısmınıda mini bir atölye yapmayı düşündü. Eli birazda olsa yatkındı bişeyler yapmaya.. Ev için aksesuar bişeyler yapabilirim yada ne bileyim biraz zorlarsam kendime göre birşeyler çıkartabilirim diye düşündü..

ve yarın inşallah bir aksilik olmazsa, bu adam bütün bu hayallerin tapusunu almaya gidecek..

Hem kimbilir belki ev aldık diye çocuk gelir, yada çocuk gelirken ev getirir :)

Geriye sadece 1 tane hayalim kaldı gerçekleşmeyi bekleyen.. ama onu sizde çok seveceksiniz.. resmi aşağıda..

Tanıştırayım, Harley Davidson ~ Night Rod Special VRSCDX

0 yorum: