4. Devrim Sabahı..

| 16 Mayıs 2007 Çarşamba

Birileri meydanlarda , kampüslerde hep bağırır '' Tek yol devrim '' , '' Yaşasın Halkların kardeşliği '' , '' Kahrolsun Emperyalizm '' , vs. vs. aslında bilirsiniz o masalı hani bu solculuk oyununa kendini fazla kaptırmış körpecikler biraz daha kaptırınca kendilerini sosyalist olurlar ve kapının diğer ucunda onları komünizm bekler. ve komünizmin ben iyi şeyler vaat ettiğini hep duyarım.. ancak vaat ettiklerini ne komünizmin babası marx zamanında nede bugüne gelene kadar elde ettiğini hiç görmedim yani bi nevi olmayacak duaya el açmak..Bi nevi odun kafalılık.. mantıksızlık neden mi ? Bir şeyin yarar getirmediğini gördüğün halde o yolda israr etmek enayilikten başka nedir ?

Ülkemizde de vardır bu ateşli devrimcilerden.. önce bir üniversite kampüsünde yada devlet yurtlarında toplanırlar.. ilk iş bir miting bir eylem birşeyleri protesto etmek gibi gereksiz ve işe yaramaz bir amaç uğruna emek harcamak olur.. Bir şey yaptıklarını sanıyor olmanın vermiş olduğu o işe yarama , ülkem için birşeyler yapıyorum ruh haliyle kendilerine fazlaca güvenmiş bir tema ve sanki bugün attıklar çığlıkların üzerine yarın devrim hükümeti kuracakmış kararlılığı ile bas bas bağıran körpecikler.. kafaları hiç basmamış olan körpecikler.. Yada biraz daha acımsar bi ifadeyle.. Zavallıcıklar..

amaçlarına hiçbir zaman ulaşamamış ve ulaşamayacak olan ama bunu farketmeyecek kadarda kör olan idraksiz beyinler topluluğu.. anlamaktan uzak diretmişlik ve çocukça inattan biraz daha fazlaca gayret gösteren meyve düşsün diye kavak ağacını taşlayan ama marifeti meyveyi düşürmek değil taşı atmak sanan ve taşı attık diye sevinebilen o nadide zavallıcıklar..

Konumuza dönecek olursak bu zavallıcıkların ve onların dedelerinin yıllardır hülyalarını süsleyen ama bir türlü göremedikleri uğruna şarkılar türküler marşlar dizdikleri o devrim sabahı çok yakındır.. ve daha güzel bir haber vereyim o devrim sabahları ikisi yakın biriside o yakından çok daha yakın olmak suretiyle geçmişimizde üç defa yaşanmıştır ve dördüncüsü de yakın gelecekten çok daha yakındır..

Şaşırdınız değilmi.. bu aş iş emek devrim.. kahrolsun emperyalizm diye bağırmaktan başka işe yaramayan topluluk ne zaman neyi devirdi.. devirdi de bizim neden haberimiz olmadı şaşkınlığı ile bakıyorsunuz değil mi..

Bu gayet doğal çünkü devrimi onlar yapmadı..ve bal yapmayan arı misali hiçbir zamanda muvaffak olamayacaklar.

Bu ülkede ilk devrim , bir ahbabına '' dikkat et bu millet nankördür '' diyen , inönü savaşlarında düşmanın yaklaştığını duyduğunda düşmanın geldiği yönün tersi istikamette son sürat at sırtında kaçan . Savaş bittiğinde savaş sanki onun himayesinde kazanılmışcasına fiyaka satan.. İsmet İnönü'ye ve onun baskılarına , sindirme politikalarına karşı 14 mayıs 1950 de bu uğurda daha sonra canını veren Adnan Menderes tarafından yapılmıştır !

Bu devrim sayesinde ülke en az 20 yıl ileri gitmiş. Çağdaşlaşma adına önemli adımlar atmış . Nato ya girerek sınırlarını ve milletler muvazenesindeki yerini keskin bir şekilde belirginleştirmiş. muasır medeniyet olma yolunda merdivenin ilk basamağında bi ileri bi geri sayan iktidarı yok edip 2. ve 3. basamak aşılmıştır. Halk Refahı ve huzuru görmüştür..ekonomi alanında ismet inönü zamanında hala savaştan kalma ekonomi sistemi ile geçinmeyen çalışan yokluk gören ülke ekonomisi Hasan Polatkan'ın usta ellerinde hamur gibi yoğurulmuş ve dünya piyasalarına adım atmıştır.

Ancak bunu çekemeyenler derin güçler ve ülkenin iyiye gitmesinden rahatsız olanlar.. bu yürekli insanların varlığına tahammül edememişler ve kendilerine göre '' gereken '' ne ise onu yapmışlardır..

ülke yine bir karanlığa düşmüş.. yine bir olduğu yerde sayma evresine girmiş. yine bir sıkı yönetim yine bir baskı yine bir huzursuzluk devam etmiş. yönetim darbelerle ve idamlarla el değiştirmiş ve bir müddet daha bu devran hüküm sürmüştür..

taa ki ikinci devrim sabahına kadar.. Turgut Özal Başbakan , Kenan evren ise Cumhurbaşkanıdır , ancak başkan seçimle değil tepeden inme gelmiştir. ve orada bür süre durdukdan sonra ülke normale döndü kanaati gelerek seçim zamanı başbakana sormuştur. Cumhurbaşkanı olarak kimi seçeceksiniz ? , Başbakan cin fikirli hiç bu mantıkta bi zavallıya top kaptırır mı ? Cevap nettir : Tabiki Sizi seçeceğiz paşam.. ve Paşa bu masalla uyutulmuştur .. uyandığında ise çok geçtir.. 2. devrim hayat bulmuştur..

Turgut Özalın zamanında ülke baştan başa otoyollarla kuşatıldı.. vatandaşlar araba diye birşeyin var oldugunu gördü.. Telefon denilen teknolojinin tadına bakıldı.. modernleşme sanayileşme ve teknikleşme adına büyük adımlar atıldı .. ancak bundan da dış güçler rahatsız olmuş olacak ki Türk birliğini kurma aşamasında Turgut Özal zehirlenmek suretiyle can teslim etmiştir. ve Milleti için can teslim edenlerden bir diğeri de odur..

Turgut Özal'dan boşalan koltuğa '' Morrison Süleyman '' yada daha bilinen tabirle Süleyman demirel geldi . 2 dönem cumhurbabalık yaptı ancak Halk ve vatan adına olumlu yapabildiği hiçbirşey olmadı.. Tek birşey yaptı halkı için onunda adı 28 şubat postmodern darbesi..

Ancak muvaffak olamadılar ve dağıldılar. o baskı kısa sürede halk tarafından geri püskürtüldü . Ezmek sindirmek ve bağlılıklarından uzaklaştırmak istedikleri halk üzerine ters tepki yaptı.. onlar neyi istemediyse Halk onu istedi.. onlar neyi istediyse Halk inadına istemedi.. ve bu savaşın sessiz galibi halk oldu..

O dönemde milletin kafası iyice bulandırıldı ve insanlar birlik olamadı , bütünleşemedi , ve ülke karambolde kendini yönetmekten aciz insanların eline kaldı.. ama bu gidişata dur demekte kısa sürdü..

3 kasım 2002 , üçüncü devrim sabahı.. Halk aradığı yeni lideri seçti ve ülkenin uzun süredir hasret olduğu o tek başına iktidar gerçek oldu.. Ülke adına büyük adımlar atıldı. 255 milyar dolar olan dış borç , 11 milyar dolara kadar indirildi. Ülke ortadoğuda ve dünyada hatırı sayılır bir noktaya geldi.. Birçok dünya ülkesi üzerinde hatırı sayılır bir etkisi oldu ve söz sahibi bir statüyü elde etti. prestij kazandı ve ekonomisi genişledi , enflasyon %94 lerden %8 lere kadar düştü.. Sağlık reformu hayat buldu , işsizlik %30 lardan %11 şere geriledi.

Ancak bunca başarıdan sonra hükümet cumhurbaşkanını seçeceği zaman şer güçler bunu sindiremedi. Laik sistem tehlikede , ülke elden gidiyor , şeriat gelecek , cumhuriyete sahip çıkın gibi söylemlerle kendi yaptıkları öcülerden önce kendileri korkar oldular.. öncesinde demokrasi adalet eşitlik diyenler bugün demokrasiye karşı çıkmaktan geri durmuyorlar.önceleri batılılaşma çağdaşlaşma diyenler bugün Batıyı düşman belliyorlar , Çünkü batı onların sandığı ve istediği gibi değil gerçek demokrasi yanlısı batı.. Bir ulusalcılık ayranı köpürttüler gitti. ordudan buna bir yanıt beklediler bulamadılar baktılar olmuyor iş başa düştü dediler kendileri yollara düştüler ama gördülerki bu süreçte emek veren para harcayan onlar ama kazanç istemedikleri karşı cephenin.. :)

Daha önce hiç aranmamış olan 367 şartı nedense birden bire aranır ve gereksinim duyulur oldu..ancak bu birşeyi değiştirmedi sadece 4. devrimin sabahını biraz daha ilerilere attı. Güneşin doğması biraz daha gecikecek ama mutlaka o güneş doğacak..

23 temmuz sabahı uyandığınızda yep yeni bir Türkiye'ye uyanacaksınız.4.devrim sabahına uyanacaksınız ancak bunu çekemeyenler yine olacaklar. Bugün itibariyle medyanın bazı gazete ve televizyonlarında mevcut gidişatı kötü sanan güruh o sabaha nasıl uyanacak merak ediyorum .. Gerçi biliyorum bir yerlerde seçime hile karıştırıldığı malum bir partinin oylarının eksiltildiğini iddia edecekler.. sandıkdan lider çıkan partinin sahte oylarla liderleştirildiğinden dem vuracaklar.. ama o en başta bahsettiğimiz kuru gürültü korosu gibi oldukları yerde sayacaklar..

Pardon duyamadım ? 5. devrim sabahımı dediniz ?

Ona hiçbir zaman gerek kalmayacak.. :) Çünkü bir avuç karanlık Güneş doğduktan sonra ülkeyi boğacak gücü kendinde bulamayacak.. tutki buldu ne olur diyecek olursanız da . Onuda söyleyeyim..

Adnan Menderesin dudaklarından dökülen ve onun son vasiyeti saydığımız sözleri , itina ile biz varisleri tarafından devralınmış bir emanet bilinciyle bizim ilk sözlerimiz olur..

'' Demokrasi Sana Canım Feda ! ''

4 yorum:

Adsız dedi ki...

"Güneşin doğması biraz daha gecikecek ama mutlaka o güneş doğacak.."

İnşallah İnşallah :)

Gerçekten,zorluktan sonra bir kolaylık vardır....

Adsız dedi ki...

selam ufkabakan.
yazını okudum %90 doğru yanlış olan %10 ne dersen o da şudur ki; turgut özal ve recep tayyip erdoğan ikilisi türkiye'ye amerika tarafından musallat edilen iki kişidir. yazından anlaşılana bakılırsa bir çok şeyi fevkalade güzel çözmüşsün ama bu ikilinin amerikan kuklası oldukları ayan beyan ortadayken çözememen gerçekten şaşırtıcı.

Ufkabakan dedi ki...

ben bu konuda yanıldığını düşünüyorum northern , şu anda zamanım olmadığı için detaya giremiyorum ancak kısa bi zaman sonra konuya değineceğim..

;)

Adsız dedi ki...

Özal ve Erdoğan Türkiye'ye faydaları oldu diye amerikan kuklası heralde bölük pörçük eden baykal gibileri de has türk olsa gerek....