Uzuun bir aradan sonra ..

| 17 Ocak 2009 Cumartesi

Uuup uzun bir aradan sonra yeniden yeni yeni yazmaya başlıyorum.. Aslında bu blog olayına başlarken öyle çok bi iddiam yoktu. Ben sadece içimdekileri dökecek '' sevgili günlük '' diye başlamayacakta olsam bir yer olarak görüyordum burayı.. Hoş hala değişen birşey yok bu düşüncemde ama bende değişen şeyler çook..

En son yazıyı eklememden bu yana Evlendim , 5 ay oluyor..

İş temposu arttı daha da artıyor..

ve nedendir bilinmez , çok büyük beklentilerle başlamamış olsamda , ve herhangi bir hayal kırıklığı yaşamasamda blog hakkında birden bire en son yazıdan sonra iştahım kaçtı..

Elimin altında bulunan bir not defteri gibiydi. ilk yazmaya başladığım dönemlerde ve iştahım kaçtıktan sonra belki aylar varki toplam 2-3 kez yada 4-5 kez ya girdim ya girmedim.. Şimdi yeniden eskiye ait birşeyi bir hatırayı ya da emtiayı günlerdir girilmemiş bir odanın tozlu raflarında bulmak gibi birşey..

ve anladım ki blog yazmak öyle sanıldığı kadar yaa işte her akşam iki satır bişeyler saçmalarım sonrada yatar uyurum tadında bir olay değilmiş. Hele düzenli blog yazmak bana göre hiç değilmiş.. anlık gel gitlere ve bir anlık yazma hevesine sonrasında uzun süre sessizlikle yürütülecek bir iş değil.. Eminimki bu eklediğim yazıdan belki bu blogu düzenli takip eden belli başlı arkadaşın bile ya haberi olmayacak ya da çok geç haberleri olacak.. Zira o kadar uzun süre yazmadım ki belki blogun varlığını dahi unuttular :)

Bu aralar çok şeyi özlüyor ve yine birçok şeye alışmaya çalışıyorum..

Eskişehiri özlüyorum en başta.. Kütahyada öğrencilik yıllarını , arkadaşları güzel günleri hatıraları.. halı saha maçlarını , aslında özlenen , özlenmesi gereken ve özlendiği halde şu anda hatıra gelmeyen çok şey var..

ve alışmam gereken.. en başta koskoca bir 2009 var nasıl alışacağımı bilemediğim. sanki önceki yıllarda yeni yıl her geldiğinde ya ben ömürden koskoca bir yılın gittiğini farketmedim. yada yıllar sanki bir öncekinin devamıymış gibi geldi , ve ya biz çok çocuktuk geçen zaman içimizden geçerken acıtmadı.. bir şekilde farkına varamadık.. ama nasıl olduğunu bilemesemde 2009'a girmek içimi fena acıttı. hiç öncekiler gibi olağan değildi sanki , hiç sıcak durmadı benim açımdan 2008'in , 2007'nin ve hatta 2006'nın 2005'in bile kendi mahsusluğu sıcaklığı , olağanlığı ve nasıl olduğunu bile anlamadan birinden diğerine hiç sarsılmadan geçişkenliği varken , 2009 sen neredende çıkıp geldin.. ve ben neden sana hiç ısınamadım seni benimseyip kabullenemedim..

Yaşlanıyormuyum ne..

Genelde yakın geçmişi anlatan filmlerde sıkça karşılaştığımız bir sahne vardır..Daha ilk sahnede bir şehir , köy yada filmin geçtiği yer geniş açıdan gösterilir ve o esnada fonda bir ses "1975 yazıydı.." diye giriş yapar örneğin.. biz anlarızki filmde bahsedilen yıllarda önemli birşey olmuş ki bir filme konu olabilmiş. Mesela vizontelede bunu görebiliyorum.. beynelmilel'de bu vardı.. ve o zamanları anlatan filmlerde o zamanlara özgü olan şimdi ise insanın damağında buruk bir tad bırakan nostalji kokan şeyler vardı.. vizontelede , açık hava sineması , belediye hoparlörlerinden anonslar , o zamanın modasını yansıtan ispanyol paça pantolonlar , pembe renkli gençler gazoz , şimdilerde pek karşılaşamayacağımız tadlar.. herhalde ben sevdiğim zamanlara özgü olan şimdilerde bulunamayan şeylerden dolayı geçen zamanı özlüyorum..

Ki zaten hayat dediğimiz şeyde bu ..

0 yorum: