Herseyden Biraz -2-
ali sürmeli, franchising, halı saha, network marketing, ticaret | 21 Mart 2009 Cumartesi
Kilicdaroglu'nun organize durustlugu
CHP, Kılıçdaroğlu, Seçim, yerel seçimler | 17 Mart 2009 Salı
Dün akşam (16/03/2009) sinemadaydık. maksat çok ses getiren Güneşi Gördüm filmini izlemek tetkik etmekti. Bilirsiniz sinemalarda film başlamadan önce bi yarım saat kadar reklamlar, gelecek program, fragmanlar vs. gösterilir. ve ağırlıklı olarakta televizyonda reklamının yapılması yasak olan emtiaların reklamını görürsünüz (Miller, Binboa,Yeni Rakı, Efe rakı, Carlsberg vs.) ama dün şaşırtan birşey oldu! ilk defa siyasi reklam gördük sinema perdesinde , ilk önce sanırım bi 50 saniye kadar DSP reklamı gösterildi. Ardından biraz zaman geçti bu sefer CHP reklamı başladı. Reklamın teması şuydu. İstanbul manzarasını arkasına alarak bay kılıçdaroğlu "dürüstlükten, bahsediyor istanbulda organize işler olduğu iddiasını savunuyor. Belediyelerin şeffaf olmadığını söylüyor ve seçimlerde bize oy verin dürüstlüğü organize edelim diyordu."
Kaldı ki bu yerel seçimlerde bu CHP'nin ana taktiği halini aldı. zira öncesinde genel seçimlerde türban açılımı yapmışlar kâr etmemişti. bu seçimlerde çarşaf açılımı dediler kâr etmedi, kuran kursu açılımı dediler bu dahi kar etmedi.. CHP bu sefer "dürüstlük, adalet, sosyal eşitlik" gibi sosyalist damarı kabartan ve insanların özlem duyduğu metaları vâd ederek oy almayı planlıyor. Öyleki Kılıçdaroğlu kendisini bu deli dumrulluğa öyle bir kaptırmış olsa gerek ki , bana gelipte işlem yapmadığım tek bir yolsuzluk gösterin ben bu yarıştan çekileceğim deme bönlüğünü dahi sergiledi.. Kaldı ki bu yarıştan çekilmeyeceğini sizlerde benim kadar iyi biliyorsunuz , hani bilirsiniz imam - cemaat muhabbeti , vakti zamanında dürüstlük tüccarı kılıçdaroğlunun en az kendisi kadar dürüst ve gururlu başkanıda "seçimleri kaybedersem rodosa kadar yüzerim" demişti. nooldu yüzdümü ? yok, - şaka yapmıştım dedi geçiştirdi. sonrada demekki siyasi hayatımızın espriye ihtiyacı varmış diyerek zeytinyağlık yapmaya kalktı.
Yani CHP'nin imamı(baykal) bir dert, müezzini(kılıçdaroğlu) başka bir dert.Neyse biz konumuza dönecek olursak kılıçdaroğlu , hakkında yolsuzluk şikayeti olupta işlem yapmadığım tek bir dosya çıkarsa çekilirim demişti ya.. İşte Star gazetesinin yakaladığı bu haberi ben az önce aktifhaber.com sitesinden okudum.
vaay be sinema perdesinde dün gece bacak kadar boyuyla dürüstlükten dem vuran kılıçdaroğlu şimdi ne yapacak diye geçirdim aklımdan haberi ilk okuduğumda ve cidden merak ediyorum acaba o da başkanı gibi şakaydı canıııım deyip geçiştirecekmi..
işte Size Kılıçdaroğlu'nu yarışın dışına itecek 3 dosya.. Ben size bu haberi Aktifhaber.com sitesinden alıntılıyorum. isteyen verdiğim linke tıklamak suretiyle haberi birebir sitenin kendisindende okuyabilir.
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=213053
İşte Kılıçdaroğlu’nun yok dediği üç dosya...
SSK Genel Müdürlüğü dönemiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddaları karşısında söylediği ‘Bana şikayet gelip de işleme koymadığım bir yolsuzluk dosyası varsa, söz veriyorum bu yarışı hemen bırakacağım’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’na kötü haber. star, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kılıçdaroğlu’nun önüne gelen üç dosyayı işleme almadığını ispatlayan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporuna ulaştı.
YDK raporlarında Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk suçlamaları nedeniyle hakkında müfettiş raporu olan ve görevden alınması istenen bir daire başkanını görevden almadığı ve usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle yargılanan iki personeli görevden almak yerine daire başkanlığına atadığı yer aldı.
KILIÇDAROĞLU NE YAPACAK
HATTA Kılıçdaroğlu’nun bu personellerden birini de soruşturmanın yürütüldüğü daireye başkan yapmasına dikkat çekildi. ‘İşlem yapmadığım yolsuzluk dosyası varsa yarışı hemen bırakacağım’ diyen Kılıçdaroğlu’nun ‘tam söylediği gibi bir uygulamasını’ ortaya çıkaran YDK’nın 1997’de hazırladığı yolsuzluk yapan personelle ilgili işlem yapmadığına dair rapor karşısında ne yapacağı merak ediliyor.
YDK’nın 1997’deki SSK raporunda SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurum teftiş kurulunca haklarında yolsuzluk tespit edilen ve görevden alınması istenen daire başkanını görevden almadığı belirtiliyor. 06.12.1996 tarih ve 2 sayılı soruşturma raporu ve makam onayında, kurum zararına sebebiyet verdiği belirtilen bir daire başkanı hakkında görevi ihmal ve görevi kötüye kullanmak suçlarından savcılığa suç duyurusunda bulunulması, kurumun zararının istirdadı (geri alınması), ‘aylık kesme’ disiplin cezası ile tecziyesi, daire başkanlığı görevinden alınması gerekli görüldüğü belirtildi.
BİR DE TERFİ ETTİRMİŞ
YDK raporunda şöyle dendi: ‘Disiplin kurulu kararı ile verilen aylıktan kesme cezasına ilişkin olarak ilgili tarafından kurum aleyhine açılan davada mahkemece 13.11.1997 tarihli iptal kararı verilmekle birlikte davanın temyizde devam ettiği, suç duyurusu sonucu Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davası ile kurum zararının tahsili için Ankara 1. Asliye Ticaret ve 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davaların derdest olduğu, görevden alınma önerisinin 28.10.1997 ve 02.04.1998 tarihli SSK Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu kararıyla kabul edilmediği ve anılan personelin daire başkanlığı görevine devam ettiği belirlenmiştir.’
İnsan kaynağı tek mezkezden!
Kılıçdaroğlu’nun 1992 ile 1999 yılları arasında SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ait yanıt bekleyen sorular:
1-) SSK telsizleri PKK’da çıktı
G. A. YÖK tarafından aşırı sol kuruluşlara üye olduğu yazısına rağme 1300 yataklı ve uzman hekim yetiştiren SSK Ankara Eğitim Hastanesi’ne Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başhekim olarak atandı. G. A. döneminde hastaneden çalınan 10 telsiz bir yıl sonra polis tarafından bölücü örgüt mensuplarında ele geçirildi. G. A’ya Kılıçdaroğlu tarafından başarı ödülü verildi.
2-) Valilik talebine hülle yaptı
Kılıçdaroğlu Van Valiliği’nin bölücü örgüte para yardımı yaptığı, örgüt mensuplarını evinde barındırdığını bildirdiği ve başka bir ile atanmasını istediği baştabip M. I.’yı ‘ona ihtiyacımız var’ diyerek atamasını üç ay oyaladı. Valiliğin ısrarı üzerine M. I., Manisa’ya atanmış gibi işlem yapılarak birkaç ay sonra Kars Hastanesi Baştabibi yapıldı.
3-) Başhekim atadı, tutuklandı
Kılıçdaroğlu, valilikçe ideolojik amaçla yürüş yaptığı, bildiri dağıttığı, kanunsuz toplantı yaptığı, ırkçılık ve bölücülük yaptığı bildirilen S. K. adlı hekimi SSK Bölge Hastanesi’ne baştabip yaptı. S. K.’nın baştabiplik yaptığı sırada evi aranmış, yasadışı bölücü örgüte ait dökümanlar, değişik çap ve markada silah, patlayıcı maddeler ele geçmiş ve tutuklandı.
4-) Örgüt kuryesi müdür oldu
Kılıçdaroğlu, İçişleri Emniyet Genel Müdürlüğü’nce verilen Dev-Yol Örgütü ile ilişkisinin olduğu ve bu örgüte kuryelik yaptığı, askeri mahkemece tutuklandığı, gizlilik dereceli işlerde çalıştırılmaması gerektiği bildirilen M. G.’yi SSK bölge müdürü yaptı.
‘Organize dürüstlük’ hakkındaki iddialar
Kılıçdaroğlu bölücü örgütle işbirliğinden yargılanan bir memuru, sınavsız olarak Personel Daire Başkanlığı Şube Müdürlüğü’ne atadı. Sicil dosyaları ve gizli yazışmalar bu kişiye teslim edildi.
Kılıçdaroğlu eski hükümlü kadrolarına neden sadece bölücü örgüt mensuplarını atadı? Kader kurbanı olup taksirli suçlara mahkum olmuş eski hükümlüleri hiç bir şekilde göreve atamadı.
Kılıçdaroğlu, başka kuruluşlarda memur olarak çalışan, çalıştıkları yerlerde anarşik olaylara karışan, yargılanan, çeşitli disiplin cezaları alan kişilerden bazılarını SSK’ya alarak 2-3 ay içinde sınavsız olarak müdür kadrosuna atadı.
Kılıçdaroğlu, SSK Kartal Hastanesi’ne 1993 yılında 17 hemşerisini işe aldı. Tüm Türkiye geneline bakıldığında ise Kılıçdaroğlu’nun bini aşkın hemşerisini işe aldığı ortaya çıktı.
SSK Genel Müdürlük müfettişlerinin gizli tezkiyelerini Teftiş Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Kaderli’nin eşine yazdırdığı gerekçesiyle Ankara 8. Ağır Ceza Mahmesi’nde yargılandı. Milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle dava dosyası TBMM’ye gönderildi.
SSK Bomonti’deki ilaç fabrikasına 1992 yılında 10 hemşerisini işe aldı.
Kılıçdaroğlu, 4 yıl önce yapılan bir sınavı esas alarak 37 kişiyi hastane müdürlüğüne atadı.
1998 yılında sınavsız olarak 444 kişiyi açıktan atadı.
Kılıçdaroğlu, 1992 yılında göreve başlar başlamaz kurumun Finansman Dairesi Başkanlığı’nın olmadığını söyleyerek daire başkanlığını 1993 yılında kurdu. Memuru dahi olmayan Finansman Dairesi’ne emekliliğine kısa bir süre kalan hemşerisini başkan olarak atayarak yüksek maaşla emekli olmasını sağladı.
1998 yılında ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yaptırılan sınavlarda ne gibi yolsuzluklar yaptı.
Müfettiş soruşturma raporlarında yolsuzlukları tespit edilen daire başkanlarını görevden almadı. Usülsüzlük ve ihmal suçlarından yargılanan iki personeli ise daire başkanlığı görevine atadı.
Kılıçdaroğlu, SSK’da göreve başladığında işveren prim borçları 8.76 trilyon TL iken görevden ayrıldığı 1999 yılında 25 kat artarak 220 trilyon TL’ye ulaştı.
Kılıçdaroğlu bir yıl süreli olarak devlet tarafından görevli gönderildiği Fransa’da yasadışı örgüte ait olan bir enstitüye gittiği iddia edildi.
SSK Kartal Hastanesi onarımı ihalesi yolsuzluk yaparak hemşerisi Şahin Güven’in hastane onarımında bir deneyimi olmayan şirketine verdiği iddiası.
CHP’den önce DSP’den aday olan Kılıçdaroğlu eski bakan Nami Çağan’ın milletvekili adayı ilan etmesine rağmen listeye alınmadı. Bunda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in en çok hassasiyet gösterdiği konuların neden olduğu iddia edildi.
CHP Genel Başkanlığı’nı düşünmüyorum
Kılıçdaroğlu İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nı (İSMMMO) ziyaretinde gazetecilerin ‘CHP Genel Başkanlığı’nı düşünüp düşünmediği’ sorusuyla karşılaştı. Kılıçdaroğlu ‘Hayır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını düşünüyorum’ dedi. Kılıçdaroğlu, o yönde bir talep geldi mi sorusuna da ‘Onu bilmiyorum. Zaman zaman arkadaşlar dillendiriyorlar ama...’ cevabını verdi.
Kendisini soruşturan daireye başkan atandı
BAŞBAKANLIK YDK’nın SSK raporunda yine görevi suistimal ve ihmal suçlamasıyla yargılanan iki personelin Kılıçdaroğlu tarafından görevden almak yerine daire başkanlığına atandıkları belirtildi. Soruşturma yapılan bir personelinde hakkındaki soruşturmayı yürüten daireye başkan atanması dikkat çekiyor. YDK raporunda Kılıçdaroğlu’nun işleme almadığı iki ‘dosya’ için şunları kaydedildi:
‘Bakanlık Teftiş Kurulu’nun 04.04.1997 tarihli ve 1 sayılı kurum teftiş kurulunun da 09.05.1997 tarih ve 4 sayılı soruşturma raporunda haklarında görevi ihmal ve görevi suistimal suçlarından savcılıklara suç duyurusunda bulunulan ve yargılanmaları devam eden personelden biri soruşturma ve dava konusu olan işlemlerin yürütüldüğü daire başkanlığına 20.08.1997 tarih ve 13.11.1997 tarihli, bir diğeri başka bir daire başkanlığına 04.09.1997 ve 22.01.1998 tarihli SSK Yönetim Kurulu kararı ile önce vekil daha sonra asil olarak atanmıştır.’
Raporda ayrıca ‘Kurumda daire başkanlığı ve şube müdürlüğü gibi üst görevlere asaleten ya da vekaleten atanacakların, haklarında disiplin kurullarınca veya yargı mercilerince soruşturma yapılmakta olmayan ve olumlu sicil almış bulunan kişiler arasından seçilmelerine özellikle önem ve özen gösterilmesi temenni olunur’ dendi.
(Star)
Herseyden biraz..
| 13 Mart 2009 Cuma
Malum bu aralar bazı sebeplerden (sınavlar,işlerin yoğunluğu vs.) çok fazla yazma fırsatı bulamıyorum ve gündemin gerisinde kalabiliyorum :) Bunun çözümünüde şöyle buldum bir yazı yazarım herşeyden biraz içine koyarım :) begenen alar geder , begenmeyen bırakar kaçar :p
Açıl CHP açıl
bildiğiniz üzere yakın geçmişte siyasi gündemimizde sadece Ergenekon mevzusu varken gündeme bir bomba düştü. CHP'nin çarşaf açılımı !
CHP şunu diyordu : Arkadaşım çarşaflı olabilirsin , dünya görüşün bu olabilir yalnız bir şartla kamusal alana giremezsin , herkes gibi vergini verirsin , oğlunu doğuya askere gönderirsin toplumun bir parçası olabilirsin ancak kendin gibi düşünen birisi ile kendini mecliste temsil ettiremezsin.
Buna rağmen CHP ye çarşaflı vatandaşların katılımları oldu. oldu ki , buna ilk başta akıl sır erdirememiştim ancak çok geçmeden kokusu çıktı. CHP ilgili kişilerin partiye üye olduğu ilçede (sanırsam Fatih) bu çarşaflı katılımcıların bir yakınını aday göstermeyi vaad etmiş bunun gazı ile çarşaflı vatandaşlar partiye katılmış ve bu olay işin "aday" bölümü gösterilmeden "her kesimden partimize rağbet var" şeklinde medyaya yansımış ve çok geçmeden olayın kokusu çıkmıştı. CHP aday göstermesi gereken çarşaflı vatandaşların yakınını aday göstermeyince Çarşaflı vatandaşlar kazan kaldırmış ve nihayetinde rozetleri çıkartmak suretiyle "kandırıldık" diye yaygarayı basmışlardı.
aslında bu parti içinde gerek aktif vazife alan (Nur Serter,Canan Arıtman vs.) kişilerin veya pasifte babadan CHP'liyik mantığı ile hareket eden seçmenlerin bir kısmını içten içe sevindirmiştir bile diyebiliriz zira bu çarşaf açılımı esnasında aktif siyasilerden bazıları buna parti içi ağır bir muhalefet göstermiş , Byekal'ı eleştirmek suretiyle "Atatürk'ün çizgisinden sapıldığı" öne sürmüştü.
Çok geçmemişti ki Kocaeli belediye başkan adayı Sefa Sirmen'in "Kuran Kursu" açılımı geldi. sanmayın başkan adayı semt semt gezerek kurs açtı , Kuran kursu ziyaret etti. elbetteki seçildiği takdirde her mahalleye bir Kuran Kursu açılacağını vâad etmekle yetindi. ki bu kadarı bile yine kıyameti koparttı. Zira parti adaylarının bu açılımını olumlu bulduğunu belirterek desteklerken yine parti içi muhalefet "Tekke ve zaviyeler" dönemine dönmekle itham ettiği bu açılımın mimarlarını yerin dibine sokmuştur.
Aslında bu video bile kendi içlerinde , Namaz , Kuran , Ezan gibi değerlere nasıl baktıklarını ifade ediyor. CHP milletvekili Necla Arat'ın katılım gösterdiği Üniversiteli kadınlar derneğinde yapılan bir söyleşiyi izlediğimiz video'da kadınların din , ezan , kuran gibi değerlere karşı açık tutumlarını görebiliyorsunuz.
Şimdi bu video'yu izledikten sonra siz gerek çarşaf açılımı , gerek Kuran kursu açılımı ve gerekse Kılıçdaroğlu açılımının samimi olduğuna inanabiliyormusunuz ?
Kılıçdaroğlu'nun nesi var dediğinizi duyar gibiyim ki hemen belirteyim. CHP tarafından dürüstlüğün sembolü olarak kakalanmaya çalışılan kılıçdaroğlu yolsuzluklara savaş açmışken CHP'li Mehmet Sevigen'in milyon dolarlık vurgununa nedense hiç ses çıkartamadı , ve hatta seçimlerde önlerine çıkmaması için bunu en azından seçimlerden sonrasına kadar gizlemeye çalıştığı yönünde haberleride "oldumu şimdi kemalim" başlığı ile haber sitelerinde okuduk izledik.
Aslında kılıçdaroğlu'nun macerası bu kadarla da kalmıyor. Kendisi bildiğiniz üzere almanyada görülen ve iktidar partisi AKP ile ilişkilendirilmek üzere çok gayret gösterilen Deniz Feneri e.V davasına izleyici olarak katılmak üzere almanyaya gittiği sırada "PKK'lılarla" görüştüğü tespit edilmişti. Hatta öyleki bu bir iddia değil açık bir tespitten ibaretti . şöyleki kullandıkları araç hız sınırını aşmış ve alman trafik polisi aracı durdurmuş aracın içindekilerin isimlerini tutanağa yazmış ve cezayı kesmiştir. Aracın nerden geldiği konusu bu trafik olayından sonra gün yüzüne çıkmıştır ki araç almanyada bir randevu evinde gelmekteydi.
Bunun yanında Kılıçdaroğlunun SSK genel müdürü olduğu döneme ilişkinde ilginç iddialar söz konusu , Batman SSK'dan PKKya para aktarıldığı, SSK ya ait telsizlerin PKK dan çıkması, bazı PKK lıların SSK da işe alınması gibi iddialarda kılıçdaroğlu hakkında ortaya atıldı.
Bu iddiaların tamamına baktığımızda da görüyoruz ki kılıçdaroğlu hiçte öyle CHP'nin lanse etmeye çalıştığı gibi iyilik havarisi dürüstlük sevdalısı birisi değil.
Kaldı ki "34'te 34" adı altında istanbul için seçim projelerini anlatan kılıçdaroğlunun en büyük projesinin "metrobüs 1 TL olacak" vaadi olduğunu düşünürsek , bir önceki seçimlerde "mazot 1 TL olacak" söyleminde bulunanlarla kaderinin bir olacağını düşünebiliriz.
Kılıçdaroğlu , Kadir Topbaş için "gelsinde eşiyle metrobüse binsin" demek gafletinde bulunuyor. bunun nedeni herhalde metrobüsün çok kalabalık olmasıdır ki bu aslında bir bakıma Topbaş'ı takdir etmemiz gerektiğini gösterir. öyle bir şey yapmiş ki halk demekki akın akın rağbet gösteriyor. bunun yanında eğer halk düzenli şekilde metrobüse binemiyor da sıkış tepiş biniyorsa , bir sonraki metrobüsü beklemek yerine diğer vatandaşları rahatsız ederek tepelerine çıkıyorsa bunda topbaş'ın ne günahı var. sırf bu yaşanmasın diye adam metrobüsümü kaldırsın ? Kaldıki metrobüs sayesinde 3-4 saat otobüslerde eve dönüş çilesi çekenler. artık evlerine 20-30 dk aralığında ulaşıyorlar.. hayatında ilk defa metrobüse binen kılıçdaroğlu topbaş'a yüklenmek için metrobüsteki yoğunluğu gösteriyorsa bu onun ne kadar vizyonsuz olduğunu gösterir.
Kaldı ki "34'te 34" seçim kampanyasında 34 plakalı istanbul için 34 projeden bahsediliyor. işte size bir kaçı ..
1- yoksul ailelere 600 tl maaş (haberi yok sanırım ama hükümet bunu son 7 yıldır yapıyor)
2- ücretsiz mezar tapusu (ben öldükten sonra aslında bu hiçte umrumda olmayacak)
3- ilk 3 ayda belediyeyi şeffaf hale getirmek ( önce bi CHP yi şeffaf hale getirseniz nasıl olur ? kaldı ki bu objektif olmayan subjektif olan ve tamamen sizin varsayımınız olan bir iddia ki proje bile sayılmaz)
4- Kent yoksulluğunu bitirmek (Nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikri olmadığı kanaatindeyim. içi boş bir iddia olarak değerlendiriyorum)
5- İstanbuldaki ölü alanları kültür ve sanata kazandırmak ( Boğaza nazır yaşayan burjuvacıklar unutulmamış)
6- kömür yerine doğalgaz dağıtmak (Hayırdır bizim bilmediğimiz bir yerde doğalgaz rezervlerinizmi var? , yada rusya seçim kampanyanıza destekmi oluyor?)
7- engellileri üretim zincirine dahil etmek (Nasıl yapılacağı hususunda hiçbir fikri olmadığını düşündüren bir içi boş vaad daha)
8- ulaşım 1 TL olacak (doğalgaz bedava madem ulaşım neden parayla buda bedava olsaya)
Ben kılıçdaroğlu ile topbaşı yan yana koyduğumda..
Topbaş'ın yaptıklarını anlattığını , kılıçdaroğlunun ise ya içi boş yada nasıl yapacağını kendisinin dahi bilmediği şeyleri vaad ettiğini , subjektif konuştuğunu ve ortaya proje olarak koyduğu şeylerin öyle proje denilebilecek şeyler bile olmadığı sadece bal yapmayan arı misali bir vızıltıdan ibaret olduğu kanaatindeyim.. Kaldıki Kılıçdaroğlunun seçim otobüsüne binen 65 yaşında nineleri yaşındaki CHP üyesi çarşaflı kadını bile dövmekten çekinmeyen CHP'lileri görünce anlıyoruz ki başkan ayrı telden , taban ayrı telden çalıyor. kendi içlerinde dahi bir düşünce, vizyon, misyon, ideal, amaç birliği içinde değiller, genel seçimlerde de seçimi kaybedeceksiniz diye bağıran bir vatandaşı Baykal'ın gözü önünde ana avrat küfrederek dövdüklerini hatırlarsak CHP nin mantelitesi ve demokrasi tutumunu anlamış oluruz.
Bence CHP şimdiden İstanbul'u kaybetmiştir. Bu sözü ikibinyedi yılının mart ayının yedinci günü söylüyorum. ikibindokuz yılının mart ayının otuzuncu günüde gerçekleşeceğini düşünüyorum.
Ömrümüz varsa hepberaber göreceğiz..