bunu sen istedin bende yaziyorum.

| 17 Şubat 2009 Salı

Ben icimde cok isyanlar biriktirdim. Cok seye karşı ve hepsi sadece içimde kaldı. Zira içimde kaldıkları sürece ben onlara hükmettim , eğer bir anlık gafletle onları dışa döksem artık dönüşü olmayacaktı hiçbir şekilde ve artık onlar bana hükmedecekti.
insanın günü oluyor. Allah'a bile isyan etme noktasına gelebiliyor. Hayatın bir sınav olduğunu , herşeyin bir plan dahilinde vuku bulduğunu unutup o anki esbaba takılabiliyor. Yada insan kazandıklarını kendinden kaybettiklerinide sevmediği birisinden bilip bunun hesabını sormak cürreti ile kazan kaldırabiliyor.
Zira mevcudiyeti sonsuz kainatın yanında hiç hükmünde olan birisi olarak diyebilirim ki , buraya kadar gelen kim olduğunu tahmin ettiğim , ancak benim burada yazdığımı nereden hatırladığı konusunda hiçbir fikrim olmayan , kendi hezeyanlarını , bana mâl etme serkeşliği içerisinde bana "yayınlamayacağımı bile bile" 2 hakaretamiz yorum bırakan şahsa demek isterim ki ,

İçinde isyanların vardı sen , Bastıramadın.
Bir evliliğin vardı kaprislerinle Bozdun,

Sen bir köşede hiçbir maceranın ve mücadelenin içine girmeden , topluma insanlığa ve en azından çevrene bir ışık , bir düşünce , bir fikir , bir insiyatif , bir alternatif ve bir katkı bile sağlamadan bencil hedonist ve ben merkezci bir düşüncenin tam orta yerine kendini yerleştirmiş ve kendi isyanı altına ezilmiş olabilirsin.

Hayatımda üstümde birden fazla vicdan azabının , üzüntünün ve isyanın olduğu bir dönemde bende ruh yapısı olarak sarsılmış ve senin frekansına kaymış yada yaklaşmış olabilirim.

Ancak bil ki mevcut durum dahi şahittir , sen olduğun yerdesin ben o günlerin çok uzağındayım.

Sen seni suyun dibine çeken ayağındaki yüke sım sıkı bağlısın. boğuluyorsun farkında değilsin. Ben kendi ipimi kendim kesmişim suyun üstündeyim..

Sen hayata katamadıklarının , hayatın başkalarına kattıklarını gördükçe histeri krizleri ile bana , ona , buna , önüne gelene tut ki yoldan geçen herhangi birine saçı sakalı boyu kilosu yada herhangi bir niteliği ile alay geçerek saldırabilirsin.

Ama bu senin kaliteni ortaya koyar. Zira bizde geçer akça zahiri değil batinidir. görünen ve afaki olan değildir. hoşgörüdür , tanımadığın birisi ile asansörde kibarca selamlaşmak kadar iç ısıtıcı bir nezakettir. insani özelliklerin insana verdiği gönül rahatlığıdır.

Ne ben eşimle , nede eşim benimle ne yüz güzelliği ne kaş ne göz nede ten sevdası ile evlenmedi. Zira biz biliyoruz ki bundan 10-15 sene öncesinin dünya güzelleri bugün yüzüne bile bakılmayacak durumda.. Sanıyormusun ki hep bu yaşında hep bu şartlarda kalacaksın.. İşte bundandır biz gelip geçici olana değil. birbirimizde kalıcı ve değişmeyecek olanlara baktık.. Güleryüze , bir selama , hoşgörüye , nezakete ve birde aşk'a..

Fatih aile mahkemeleri ve sen iyi bilirsin ki birbiri ile kaşı gözü için evlenenler nikah memurundan sonra boşanma davası açmak için soluğu mahkemelerde alır. O koridorlarda beklerken bile hiç düşünmedinmi nerede yanlış yaptığını yoksa her zaman ki ve şimdiki gibi suçu başkasında arayıp kendini en masum yerine koyarak kolaya kaçmayamı seçtin ?

Beni "Sahte Müslümanlık" ile itham etmişsin. eğer ben sahte bir müslümansam , bundan ne ben ne sen nede müslümanlık bir fayda görmez. Kaldı ki içimi okuyabilecek kapasiteninde sende olmadığını düşünecek olursak durum biraz daha ortaya çıkacaktır. "Kişi nasılsa , başkasınıda öyle zanneder"

eğer ben sahte bir müslümansam , bunun hesabı seninle benim aramda değil. Allah'la benim aramdadır. Hayat benim hayatım, bana verilmiş bir sınavsa , bunu da bana ancak bana veren sorar. Senin ne kapasiten ne de yarı şizofren histerik düşünceler yumağı beynin kendi yarım kriterleri ile beni birşeyle itham etmeye kalkmasın.

Unutma ki , sen henüz yeni ateist olmuşken bile ben demiştim sana bari başörtünü çıkartta , ters bir hareketini gören seni müslüman bilmesin diye.. sende bana örekeden özgürlük okumuştun kim ne karışırmış diye ..

Şimdi sana iki şey , sen bile inanmadığın bir dinin örtüsünü örtmekle bile sahte müslüman olmadın. Ben inandığım her şeye gönülden inanarak ve yapmaya çalışarakmı sahte müslüman oldum ?

Sana bunu sık sık demiştim , şimdi yine demek gerektiği için diyorum

"Beni kendinle karıştırma "

Zira sen kaybedensin .
Ben herkesin savunmadan umudu kestiği anda saldırıya geçen bir ecdadın torunu olarak , mücadeleme devam ediyorum.

içimdeki karanlıklar için bir ışık yaktım. karanlığın üstüne üstüne gidiyorum.
ve ben hiç olmazsa insanlığımı muhafaza edebiliyorum hala , gayet beşeri ilişkiler kurabiliyor , insanlara çıkarcı yaklaşmıyor , sevinip üzülebiliyor , sevebiliyor , evlenebiliyor ve düşünebiliyorum.. hayata birşeyler katabiliyor ve hala mutlu olabiliyorum..

Ben isyanlarımı tek tek asıyorum. senin gibi esiri kalmıyorum.

ve son olarak sana ne diye hitap edeceğimi bile bilemiyorum , eğer hayata senin baktığın duygusuz düşüncesiz hedonist ve bencil pencereden bakılarak birşey denilecek olsa bunu en iyi anlatacak ifade sanırım " et parçası" demek olurdu..

Zira ruh olmayınca bedende o kişi insanda olamıyor ve sadece maddeden ibaret kalıyor. İşte buda senin madden , ha kasabın rafında duran kanlı bir et. yada sen.. aynı..

0 yorum: