Hey Gidi günler..

| 21 Haziran 2007 Perşembe

Daha dün çocuktuk.. Umarsızca koşuyorduk sokaklarda misketlerim gazoz kapaklarım Bisikletim sapanım vardı . ve ben umursamıyordum zamanı.. nasılsa çok tatlı geçiyordu.. ve nasılsa hepsi benimdi..

Oysa şimdi.. çok gerilerde kaldı yüzdüğümüz balık tuttuğumuz su yılanlarını koynumuzda gezdirdiğimiz çekirgeleri kurbağaların önüne atıp da iddiaya tutuştuğumuz günler..Teravihlerde cemaate namaz bozdurduğumuz çocukluk maceraları.. Rahmetli dedeyle her biri ayrı macera hatıralarımız.. Dün gibi hatırlarım daha her iki kardeşiminde doğduğu günü.. ve eminim babamda hatırlıyordur daha dün gibi benim doğduğum günü..

Hatırlıyorum o zamandan bugüne kalan ve hiç değişmeyen hep benimle olan.. tek şey hırsım.. Tek şey bazı şeyleri hiç kabullenemeyişim ve değiştirmek istemem.. ve pes etmeyi istesem de edemiyor olmam.. Çocukken ettiğimiz maçlar 10 da biterdi ve rakip takıp 10 olursa 15 e uzatmanın yolunu arardım..ve uzatırsamda 15 e varmanın yolunu arardım..onlardan önce . Ne yazıkki mücadelelerimiz artık o günlerdeki kadar çıkarsız ve tatlı değil..

ve bilmiyorum nedendir.Cehaletten mi yoksa kendimi bir şey sanmaktan mı ölümden hiç korkmadım.Hayatımın kendimi bildiğim ilk gününden itibaren bir gün ölecek olmam ve ölüm her an aklımdaydı ama nedendir hiç korkmadım.

İmam Rabbani (k.s) Kalplerin Keşfinde Hz.Musa'nın emaneti teslim edişinden bahseder. Diğer alemde Hz.Adem ile karşılaşırlar ve Hz.Adem ona sorar '' ya Musa ölüm nasıldı '' , Hz.Musa yanıt verir.. '' Canlı canlı derimin yüzülmesi ve kızgın bir tavada kızartılmak gibi korkunç bir acıydı '' .. ve o esnada ilahi bir nida duyulur.. '' Ya Musa oysa biz sana ölümü hafifletmiştik ''

Evet korkarım canlı canlı derimin yüzülmeyişinden ve kızartılmayışımdandır ki bana korku vermiyor. ya başa gelince ? ..

Şu kainatta herkese , sevdiklerime ve sevenlerime rağmen bazen kendimi tek başıma kalmış gibi hissediyorum.Bomboş uçsuz bucaksız boşlukta durmaksızın düşercesine ve acı çekercesine.. dayanaksız tutanaksız.. ne varsa sahip olduğunuz birden bire elinizden alınıverilipte yolun sonu gelmişcesine.. ve geri dönemeyişcesine.

Maalesef ki bu yol tek şeritli.. ve bu bize defalarca gösterildi kainatta.. Memeden çıkan sütün geri dönemeyişiyle.. Belkide tohumdan çıkan ağacın bir daha asla o tohuma giremeyişi ile.. Kırılıp un ufak olan bir camın her zerresini yerli yerine koyup da birleştirilememesi gibi..

saat 02:45 te geldim eve.. Şimdi saat 04:40 tam bir saat ellibeş dakikadır bu kadar yazabildim. Defalarca yazıp yazıp sildiklerimizi saymadığımız takdirde..

Ve bana bütün bunları düşündüren.. Yine bir yolun başında oluşum.. Sonu nerede bilemiyorum.. Ama yolun başı 25 haziran 2oo7 P.tesi'de gözüküyor..ve düşünüyorum.. bu güne kadar ki tüm yolculuğumu anne karnından bebekliğe.. bebekken çocukluğa ve şimdi çocukluktan gençliğe.. yarın gençlikten ihtiyarlığa ve sonra kabre.. ve oradan yeni bir dirilişe.. hiç anlamadan geçmişiz yolun yarısını.. ve sanki geride kalan günlerde pişman olduklarımla mutlu olduklarım dengede gibi.. anlamadım bu nasıl bir denge..

ve aklıma geldi.. Rubai'den bir söz.

''bir nokta kadarız küçük. ve bir mum ışığı gibi geçici
Bu gün var belki az sonra yok..
Uzanmış yatıyoruz sonsuzluğun ortasında..
yinede sarılmışız sımsıkı , sonsuzluğa..''

ilk okuduğumda etkileyen beni şiirselliği ve içinde geçen kelimelerin cazibesiydi..Şimdi ise derin ve düşündüren sarsan manası..

O zaman çarpıcı gelen şiirselliğiydi..Şimdi ise vuruyor sağdan soldan gerçekliliği..

Gün doğacak birazdan.. Altı üstü bir yolculuk ne kadarda şey düşündürdü bana.. ve aklıma geldi bundan birkaç yıl önce yine şiirselliği ve ritimi hoşuma gittiği için dinlediğim ama şimdi manası derinden vuran o şarkı..

Şükriye Tutkun ~ Güzel Günler

Dalgındım dağlar gibi
Türkülüydüm çınar çınar
Ne kızarıp giden Sarı
Ne kızarıp gelen yeşil

Dikilmiş dikmenimde hoşçakal köprüsü
Tamda mendil sallıyordum Güzel Günlere..

Güzel Günler Güzel Günler Güzel günler
hey güzel günler..
Gözlerimde gidenimiş güzel günler

Güzel günler güzel günler
hey güzel günler
Ellerimde gelenimiş hey güzel günler

Balık Attım Olta tuttum
Yaşadım gençliğimi
Masal oldu çocukluğum
Gençliğim bahar seli

ve bir akşam birden bire
Bir bulvar otelinde
ince bir dal değdi alnıma
koptu sazımın teli..

Güzel günler..Güzel günler..
Hey güzel günler..

Hoşçakal Eskişehir'im.. içimin Başkenti..
Hoşçakalın Güzel günlerim..
Kentim günlerime , Günlerim kentime emanet..

ve yine bir macera.. yeni bir macera.. Geliyorum istanbul..

Hüznümü ve efkarımı bırakıyorum Eskişehirimde..

Yeni bir hırsla.. ve tüm azmimle.. Kararlılık ve tüm cesaretimi kuşanmışlığımla geliyorum..


Haydi Yiğitsen Uslandır beni.. !!

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Sevgili Arkadaş,

yazını sırf Güzel Günler türküsünü bulabilmek için arama motorunda çıkmasına istinaden okudum ve çok mutlu oldum çünkü yıllar önce bir yerlerde dinlediğim ama sonra bir türlü bulamadığım ve beni çok derinlere götüren bir şarkıydı. Şükrüye Tutkundan buldum ve dinledim... çok duygulandım...

Hayat dediğin gibitek yol devam ediyor, yinede bir kısır döngü içerisinde... bazen yaşadıklarımızı tekrar tekrar yaşıyoruz acılarımız ve mutluluklarımızla... sabır da bir yere kadar acı duygularda... en kötüsüde çaresizlik, önününü görememek.... bu noktada elini sımsıkı tutacak bir ele ihtiyacı oluyor insanın... Her şey insanlar için ;-) Hayat devam ediyor ve toprak oluncaya kadar da dayanıcaz...Sevgiler