Turnikenin Hakkını Vermek..

| 20 Nisan 2007 Cuma

Bir kaset dinlemiştim.. Orada eski zamanlardan Asrı saadet anlatılırken o yüce insanların ruh hali tematik olarak önümüze konuluyor sanki 2 kere 2 dört edercesine ve görüyormuşcasına hissetmemizi sağlıyordu.. O muhterem zaatların ruh halini anlatırken günümüzlede kıyaslama lar yapiliyordu.. ve benim için vurucu o cümlede orada geçiyordu..

'' O Günlerde Turnikeye önce girmenin hesabını yapmak yoktu.. ''

Evet yoktu.. çünkü o günlerde turnikeden her geçen fazlasıyla hakkını veriyordu..

Belki kimseye ve çoğu kimseye birşeyler düşündürmeyen bu kısacık cümle benim en derin yaramı dağladı. içimde düşündüklerime belki dişarıdan tercüman oluyordu..

Düşünün ki uzun bir yoldasınız.. ve konvoy halinde ilerliyorsunuz en önde bir araç onu takip eden bir araç ve onu takip eden araç.. bu şekilde gidiyor zincir.. ve bir yola geliniyor turnikeden geçiliyor. o turnikeden girildikten sonra yol sadece sizin değildir. o yolu kullandığınız sürece attığınız her adımda arkanızdan gelenlerin ve önünüzde gidenlerin hakkı vardır. Bu hakkı sadece turnikeden geçmiş olmanın verdiği en basit ve en avam bir mantıkla gasp etmeyede hakkınız yoktur.Çünkü sizin yerinizi korumak ve kendi nefsi isteğinize yaşam hakkı tanımak için verdiğiniz bu tür cevazlar arkalardan gelenlere fırtına gibi aksayacaktır ve aksamaktadır.Sizin yavaşlamanız ve o yolun hakkını veremeyişiniz. Arkanızdan ilerleyenlerinde sizin onunuzde gidenlerle aralarındaki mesafenin açılması olarak arkadakilere yansıyacaktır ve bu bir kul hakkıdır. Sadece turnikeye önce girmiş olmanız size bu hakkıda asla tanıyamaz.

bugün bunu nesiller için düşünebiliriz. insanlar için düşünebiliriz. hayatın pek çok yerinde bunu görebiliriz. Gençsinizdir dahisinizdir atiksinizdir. ama gel gelelim sadece turnikeye sizden önce girdiği için birileri hiç bir vasfı olmadan sizin üzerinizdedir. Bunu yazarsınız bi kenara.. derdiniz ben yapayım ben edeyim bir numara olayım en üste cıkayım gibi köpürmüş köpürtülmüş enaniyet ve benlik olmasada '' Sezarın hakkı sezara '' denilmesinide beklersiniz.

Evet Asrı saadette turnikeye önce girmenin hesabını yapmak yoktu. çünkü turnikeden kim geçerse geçsin o şeridin hakkını veriyor ve tırmanmak şeridinde ne öndekilerden kopuyor nede arkadakilerin yolunu tıkıyordu..Asrı saadette turnikeden geçenlerin isimleri ve sıfatlari ve kimlikleri değil yaptıkları önemliydi ve onlar için sıralamanın önemi yoktu çünkü oldukların yerin hakkını fazlasıyla veriyorlardi..

Ama maalesef bu günlerde Ahir zamanın günlerinde turnikeye önce girmenin hakkını verip verememeyi düşünmek yok.Önümüzü tıkayan kişiler varki onlar bizim daha öndekilerle aramızdaki mesafeyide açıyorlar. ve bilsinler ne oldukları yerin hakkını veriyorlar nede arkalarından gelenlerin onların omuzlarında olan haklarının farkındalar. Onlar kişi sıkıntısı çekilirken bu turnikeye önce girmiş olmanın verdiği avantaj ömür boyu sürecek sanıyorlar. Biz önce girdik deyip arkalardan gelenlerin önünü tıkama hakkını kendinde bulanlar aynı cüretle arkalardan gelenlerinde buna saygı göstermesini beklemesinler bunu anlayacaklarını ummasınlar. Şu yaşıma geldim gittiğim her yerde gördüğüm tablo değişmedi. En öndekilere gönülden bağlıyım ama benim önümde yavaşlayarak benim en öndekilerle aramdaki mesafeyi açanlar bilsinlerki iki cihanda peşlerindeyim ve her ne surette olursa olsun hakkımı alacağim eğer vereceğim bir hak var isede gün gelir gereken yapilir..

Eğer turnikeden geçmişsem ve önümde beni yavaşlatan birisi var ise kusura bakmasın ve benden saygı beklemesin. Ben onun acziyetinin ve olduğu yerin hakkını verememesinin nefsani sebeplerini sadece benim önümde olduğu için hoş karşılayamam. ve beni sırf bu sebepten dolayı kınamak dışlamak isteyenler sanıyorum ki yarası olupta gocunanlardır.

eğer bir nesil arkasından gelen nesilin kendisini gecebilecek ve bu şeritte hızla ilerleyerek cok iyi yerlere gelebileceğini görüyor ve buna ragmen yol vermiyor. yol vermediği gibi bide o neslin önünü kesmek istiyorsa bu gözümde ap açık bir zulüm kul hakkı ve egoizmin doruklarında tevazu yaparak gezen bir ruhun hastalığını gösterir bana o insanın çehresinde..

Samimiyetten uzak ve sadece makam mansıb için bu turnikeden geçenler kendilerini cok iyi belli ediyorlar. bundanda bir gram şüphem yok ki eger elimde bir yetki ve güç olsa bunu anlamak için turnikeye önce girmiş olanlardan şüphe ettiklerimi al aşağı ederim. Eger samimiyse Müdürlükten , çöpçülüğe bile düşse bu yolda çöpçü olmakta onurdur arkadan gelmekte onurdur der ve devam eder. Eğer değilse birşeyleri bahane eder ve gider.Evladu ihyal der geçim der rızkı aramak der ve gider..

Bilsinler ki insanların insanlara verdiği makamlar gelip geçicidir. işte onun için ne müdür ne genel müdür nede vali nede general gözüm görmez , ne birilerinin yaptığı gibi yalakalıkla bi yerlere gelmek için onlara yaranırım. nede yaranmak için karşilarinda eğilip bükülürüm. Ben önümde insanların değil. onlarında yürüdüğü bu yolun neferiyim. bu turnikeden gecmenin hakkının muhasebesini derin derin nakış nakış işleyebilme derdindeyim.işte bunun için kimse benden ben mudurum ben buyum ben şuyum diye bi yerlere geldim diye geldiğini sanarak hiç bi beklentiye girmesin . Beklentisinin sonu acı olur..

Bu öyle bir zamanki.. Artık en öndeki bir avuc insanın dişinda en arkadakilere kadar arada bir kac istisna zaat haric önümüzdekilerle en öndekilerin arasındaki grup. turnikeyide unutmus.hakkını vermeyide unutmus.dünyalık işlerine bu turnikenin kendilerine sağladiği statuyu kullanarak yol tutmaya çalışmış ve inanıyorum ki. bu turnikenin insanları kendilerine en arkaya gec dese bir dakika durmazlar bunu sindiremezler kabullenemezler hazmedemezler bunu bu yolda ha ön ha son deyip yola sevdalı olmanın ruh hali ile gülerek gidemezler. bugüne kadar gördüklerim üzgünüm ama makam mansıb olarak bir yerlere gelmiş olsalarda karakter olarak bir yere gelememişler..

bunları söyleyecek gücü ve bunları dile getirecek cürreti nereden buldugumu ve nereden aldığımı düşünen varsa bilsin. Eger önümde beni yavaşlatan önümü kesen varliği ile maneviyatıma katkı yapmak ve kutup olmak yerine maneviyatımı yaptiği davranişlarla zedeleyen ve yaralayan varsa . ben nefsi mudaafa adına bu cürreti kendimde buluyorum.ve eger bununla yanliş yapiyorsamda bunun hesabını vereceğim makam hiçbir insanın önüme koyduğu bir mahkeme olamaz.

Ey önümüzde gittiği halde hızımızı kesenler. Bilin yol vereceksiniz vermiyorsanızda ezilip gerilere düşeceksiniz. olduğunuz yerin hakkını veremiyorsanız arkanızdakilerin hakkını da gasp etme merakında olmayacaksınız. Bunu söylediğim için beni 9 köyden kovdunuz 90 köyde gezsem değişmez Doğru olan doğrudur. ve eğrilerin belini kırmak gibi kötü bir huyu daima vardır.Bugun benim ağzimdan yarın benimle aynı kaderi paylaşan başka birinin ağzından..

işte bunun için..

Ya önde olmanın hakkını verin yol gösterin veremiyorsanız yol verin.. Nefsinize ve şeytana uyarak bu yolu veremiyorsanızda , bilinki kaderiniz ezilmektir. Arkanızdayız ensenizdeyiz , kusura bakmayın ama ezip geçmek için sizi ilk fırsatı bekliyoruz..

Yavuz , Tahtın hakkını veremeyen babasını nasıl indiriyorsa tahttan.. Sıffın savaşinda her iki taraf hakkı savunup sevap kazandığı halde galip gelenler haklılarsa ve onlar 2 katı sevap kazanıyorsa ve her iki tarafın ölenleride şehitken bizde bu mantıkla bakıyoruz bu mevzuya ve ezilip giderseniz arkamızdan hiç boşuna ah etmeyin. Miadınız dolmuşsa şayet.bunun suclusu biz değiliz oldugunuz yere gelirken dolduramadiğiniz karakterinize ve içine yeteri kadar ufuklar serpemediğiniz ruhunuza bilenin..

Önde olmanın hakkını verseydiniz. paşa paşa arkanızdan gelirdik.. Efendi efendi izlemekten gurur ve mutluluk duyardık. Ama siz bu hakkı kullanamadiğiniz halde bi kıyak bekliyorsanız çooook beklersiniz.

0 yorum: